
Aile Hayatı
Babası Osman Gazi, annesi Kayı aşiretinin ileri gelenlerinden Ömer Bey’in kızı Mal Hatun’dur. Orhan Gazi, 1346’da Bizans İmparatoru VI. Yoannis Kantakuzenos’un kızı Teodora ile evlendi. Ayrıca, Yarhisar Tekfur’unun kızı Holofira, Bilecik tekfuruyla evlendirilirken, düğün basılıp Holofira esir alındı ve Orhan Gazi ile evlendirildi. Müslüman olduktan sonra adı Nilüfer Hatun olarak değiştirildi; bu evlilikten, ileride Osmanlı Devleti’nin üçüncü hükümdarı olacak Murad Hüdavendigâr doğdu. En bilinen oğlu Şehzade Süleyman Paşa, Orhan Gazi’nin ölümünden sonra Batı Anadolu’da genişlemeyi sürdürmüş ve devletin güç kazanmasında önemli rol oynamıştır. Ayrıca, Orhan Gazi’nin İstanbul’dan gelen Bizanslı prensesler ile evlilikleri, Osmanlı’nın Bizans ile olan ilişkilerini stratejik açıdan geliştirmiştir. Çocukları Süleyman Paşa, Murad Hüdavendigâr, Ibrahim, Halil, Kasım, Fatma Hatun dur.
Gençliği ve Tahta Çıkışı
Orhan Gazi, Babası Osman Gazi’nin 1326 yılında ölümünün ardından ulema ve hanedan mensuplarının yaptığı toplantıda, askeri başarılarından dolayı padişahlığa getirildi. Başta kardeşi Alaaddin Bey’in padişah olmasını isteyen Orhan Bey, kardeşinin kabul etmemesi Osmanlı Beyliği’nin başına geçmiştir. Orhan Gazi, babasından devraldığı devleti sadece genişletmekle kalmamış, aynı zamanda daha kurumsal ve güçlü bir yapıya kavuşturmuştur.
Fetihler ve Toprakların Genişlemesi
Orhan Gazi’nin hükümetindeki en önemli gelişmeler, Osmanlı topraklarının büyük ölçüde genişlemesidir. Orhan Gazi, Osmanlı’nın ilk düzenli ordusunu kurmuş ve “yaya” ve “müsellemler” adı verilen askeri birimleri oluşturmuştur. Marmara denizi sınırlarına ulaşım1321 Mudanya fethi ile gerçekleşmiştir.
- Bursa’nın Fethi (1326): Bursa Hisarının kuşatılması için Orhaneli kalesi alınmış daha sonra Pınarbaşı civarında karargah kurulmuştur. Abdullah Mihal Gazi’nin başarılı diplomatik görüşmeleri hasebiyle, Evranos kaleyi savaşsız teslim etmiştir böylece Orhan Gazi’nin en büyük zaferlerinden biri, 1326 yılında Bursa’nın fethedilmesi olmuştur. Bu fetih, Osmanlı Beyliği’nin Bizans topraklarına doğru ilerlemesinin başlangıcıdır. Bursa’nın alınması, Osmanlıların Batı Anadolu’daki egemenliğini pekiştirmiştir ve Bursa, Orhan Gazi’nin hükümetinin başkenti olmuştur. Şehirde birçok cami, medrese, hamam, köprü ve han gibi yapılar inşa ettirmiştir. Bursa Ulu Camii en bilinen yapılarından biridir. Kültürel faaliyetlerin teşvik edilmesiyle birlikte alimlerin ve sanatçıların korunduğu bir dönem başlamıştır.
- İznik ve İzmit’in Fethi (1331-1337): Orhan Gazi’nin ilk Meydan savaşı İzmit Kuşatması ile İzmit üzerinden gelen 1329’da Bizans imparatoru III. Andronikos’un bizans ordusuna karşı Darıca üzerinden ordusuyla gelerek 11 Haziran 1329’da Maltepe (Palekanon) Savaşı’na girmesidir. Bu savaşın sonucu ise mutlak Devlet-i Aliyye zaferidir. 6 yıl Osmanlı ablukası altında bulunan İzmit, 1337 senesinde Bizans tarafından savunulamaz duruma gelmiş; son Bizans valisi Prenses Marika Paleialogos tarafından terkedilmiştir. Bu durum sonucu İzmit Osmanlı orduları tarafından fethedilip yönetimi Süleyman Paşa’ya verilmiştir.
- Bizans İmparatorluğu ile Mücadele: İzmitin Fethi sonrası III. Andronikos 1333 senesinde Osmanlı hükümdarı Orhan Gazi’ye bir barış anlaşması teklif etmiş ve yıllık 12.000 Bizans altını haraç karşılığında Bitinya’da Bizans elinde kalmış olan arazilere Osmanlı’ların hücum etmemesini teklif etmiştir.
- Anadolu Stratejisi : 1340 yılında Türkmen Beyliklerin fetihlerine yönelmiştir. Karesi Beyliği’ndeki hükümdarlık kavgasında arayı bulmak amacıyla, önce 1342 senesinde Ulubad, Karacabey (Mihaliç) ve Kırmastı kalelerini feth etmiştir. Sonrasında ise, önemli bir askeri kuvvetle 1345 senesinde Karesi Seferi’ne çıkmıştır. Böylelikle Karesi Beyliğine ait geniş topraklar ve Balıkesir, Manyas, Edincik ve Erdek kentleri Orhan Gazi idaresine geçmiştir.
- Rumeliye Geçiş : Orta Avrupa’ya uzanacak sürecin başlangıcı olarak kabul edilen bir iç isyan sonrası imparatorluk tahtına geçen VI. İoannis’la kurulan yakın ilişkilerle Osmanlı’nın Bizans’a askeri destek vermesiyle başlamıştır. 1344 yılında zor durumda kalan Bizans Selânik’teki valisi olan İoannis Apokaukos duruma hakim olamamış Selanikli Zealotlar olarak anılan bir parti tekrar idareyi eline almıştı. Sırp Kralı IV. Stefan Duşan tekrar Bizans aleyhine dönmüş ve tüm Makedonya’yı istila etmek niyetiyle Serez kalesini kuşatma altına almıştı. Anadolu’da müttefiki olan ve daha önce askerî yardım sağlayan Aydınoğlu Umur Bey’in donanması Papa’nın kurduğu Lig müttefikleri donanması tarafından İzmir’de yakılmış ve İzmir Papalık Devleti müttefiklerinin işgali altına alınmıştı. Saruhanoğulları Beyliği asker sağlayabilecek durumdaydı; ama bu kuvvetin hem Selânik hem de Sırp Kralına karşı bir askerî sefer için yeterli olmayacağı gayet açıktı. Onun için 1345’in ilk aylarında VI. İoannis Orhan Bey’le yakın ilişkiler kurmak için temaslara başlamıştır. Kendisi tarih yazarı da olan Kantakuzenos bu evlilik hakkında kitabında bir bölüm ayırmıştır. Buna göre Kantekuzanos biraz Türkçe öğrenmiş; iki hükümdar birbirleri ile yakın şahsi bağlantı kurmuşlar ve Orhan Bey’le şahsi görüşmeleri sırasında birbirinden güzel üç kızını da Orhan Bey’le tanıştırmıştır. İkinci kızı olan Theodora Hatun’u Orhan Bey ile evlendirmek için anlaşmışlardır. 1346’da Orhan Bey’i düğün yeri olan Silivri’ye (Salymbria’ya) getirmesi için 30 gemilik Bizans donanması kullanılmış ve 3 gün 3 gece süren düğünden sonra aynı filo Orhan Bey’i ve maiyetini geri götürmüştür. Ertesi yıl Orhan Bey yeni karısı Theodora ile bu sefer Üsküdar’da kayınbabası ile buluşmuştur.1350’de Selânik’teki bağnaz fanatik‘leri (Selanikli Zealotlar) ortadan kaldırmak için harekete geçen VI. İoannis yine damadı Orhan Bey’den Türk süvari kuvveti desteği istemiştir. 20 bin kişilik, Osmanlı süvari kuvveti ile takviyeli, Bizans kuvvetleri ile VI. İoannis’un oğlu olan Matheos Kantakuzinos komutası altında Selanik’e doğru ilerlerken Orhan Bey’in askerlerinin Anadolu’ya geri gitmeleri gerekmiş ve bu askerlerin gitmesi ile gücü çok azalan Matheos’un şansı yaver gidip Selanik yakınlarında bir Türk asıllı korsan filosu bularak bunları paralı olarak tutup Selânik’e girmeyi başarmıştır. 1352’de VI. İoannis’un ortak imparator olan V. İoannis ile arası açılmış ve V. İoannis, Edirne’de hüküm süren Matheos’a Sırplar yardımı ile hücum edip şehrin idaresini eline almıştır. Buna karşılık Konstantinopolis bulunan VI. İoannis damadı Orhan Bey’den askerî destek istemiştir. Orhan Bey bunun üzerine komutanlığını oğlu olan Süleyman Paşa’nın yaptığı bir büyük Osmanlı birliğini VI. İoannis emrine girmek üzere göndermiştir. Bu Osmanlı birliği ile takviyeli Bizans ordusu Bizans İmparatoru VI. İoannis başkomutanlığı altında Edirne’ye yürüyüp bu şehri kurtarmıştır. Aynı Osmanlı birliği birkaç ay sonra bir karışık Sırp-Bulgar ordusunu, donmuş olan Meriç Nehri kıyılarında yenik düşürüp imha etmiştir.
Ölümü
Edirne’nin fethinden az sonra, yaşı oldukça ilerlemiş olan Orhan Cemâziyelevvel 763’te (Mart 1362) Bursa’da vebadan öldü (Schreiner, II, 290). Daha 755’te (1354) karaciğerinden rahatsız olduğu ve kendisine Taronites adlı bir hekimin baktığı belirtilmektedir. Türbesi, Bursa’da babası Osman Gazi’nin yanındadır. Orhan Gazi’nin ölümünün ardından tahta oğlu I. Murad (Hüdavendigar) geçmiştir. Orhan Gazi’nin hükümetindeki reformlar ve fetihler, Osmanlı Devleti’nin hızla büyümesini sağlamış ve daha sonraki padişahlar için güçlü bir temel oluşturmuştur. Orhan Gazi’nin en önemli mirası, Osmanlı Devleti’nin kurumsal yapısının temellerini atması, topraklarını genişletmesi ve devletin güçlü bir orduya sahip olmasını sağlamasıdır.