
II. Abdülhamid’in Hayatı
Doğumu ve Ailesi
Sultan İkinci Abdülhamid, 21 Eylül 1842 tarihinde İstanbul’da doğdu. Babası Sultan Abdülmecid, annesi Tir-i Müjgan Kadın Efendi’dir. Annesi Çerkezdir. Abdülhamid, sarayda oldukça disiplinli bir eğitim almış ve çok yönlü bir eğitim hayatı geçirmiştir. Hem klasik Osmanlı eğitimini hem de Batılı eğitim yöntemlerini öğrenmiştir. Özellikle askeri, hukuk ve devlet yönetimi konularında derinlemesine bilgi edinmiştir.
Şehzadelik Yılları
II. Abdülhamid, genç yaşlarda şehzade olarak Osmanlı sarayında eğitimini sürdürdü. Birçok farklı daldan eğitim almış ve özellikle Batı dünyasının siyasetini, hukuk sistemlerini ve gelişen teknolojiyi yakından takip etmiştir. Ancak, Abdülhamid’in şehzadelik yıllarında, annesi ve babasının yönetim tarzı, onun gelecekteki yönetim anlayışını etkilemiştir.
Tahta Çıkışı (1876)
II. Abdülhamid, 1876 yılında, Sultan V. Murad’ın tahttan indirilmesinin ardından tahta çıkmıştır. V. Murad, zihinsel sağlık sorunları nedeniyle tahttan feragat etmek zorunda kalmış ve bu dönemde Abdülhamid tahta çıkarak Osmanlı İmparatorluğu’nun yeni padişahı olmuştur.
Abdülhamid’in tahta çıkışı, aynı zamanda Tanzimat Dönemi ve Islahat Fermanı gibi reformların sona erdiği, geleneksel yönetim anlayışının güç kazandığı bir dönemin başlangıcına işaret etmektedir. Abdülhamid, genç yaşta tahta çıkmış olmasına rağmen, oldukça deneyimli ve dikkatli bir hükümdar olarak yönetimini sürdürecektir.
II. Abdülhamid’in Saltanatı
Abdülhamid, tahta çıktığında Osmanlı İmparatorluğu zorlu bir dönemden geçiyordu. İçte siyasi huzursuzluklar ve dışta büyük devletlerin baskıları altında, Abdülhamid yönetimi güçlü bir şekilde otoritesini kurarak ilerlemiştir.
I. Meşrutiyet ve Anayasa (1876)
Abdülhamid, tahta çıktıktan kısa süre sonra Osmanlı’da Meşrutiyet yönetiminin temellerini atmıştır. Kanun-i Esasi adı verilen anayasa, 23 Aralık 1876‘da ilan edilmiştir. Bu anayasa, padişahın yetkilerini sınırlayan ve meclisin kurulmasını sağlayan ilk Osmanlı anayasası olma özelliği taşır. Ancak Abdülhamid, kısa süre sonra anayasayı askıya alarak mutlak monarşisini sürdürmeyi tercih etmiştir. Bunun gerekçesi olarak, ülkenin karışık iç durumu ve dış tehditlere karşı güçlü bir yönetim anlayışının gerektiğini belirtmiştir.
Yabancı Müdahalesi ve Dış Borçlar
II. Abdülhamid döneminde Osmanlı, dış borçlar ve yabancı ülkelerin ekonomik ve siyasi müdahaleleriyle karşı karşıya kalmıştır. Fransa, İngiltere, Rusya ve Avusturya gibi büyük devletlerin Osmanlı topraklarında ekonomik ve ticari avantajlar elde etme çabaları artmış, Osmanlı’nın dış borçları hızla artmıştır. Bu ekonomik bağımlılık, Osmanlı’nın maliyesini olumsuz yönde etkilemiştir. II. Abdülhamid, bu durumu yönetebilmek için yabancı devletlerle dikkatli diplomasi yürütmüş, dış borçları ödeyebilmek için çeşitli kaynaklar aramıştır.
Rusya ile Savaşlar ve Balkanlar
II. Abdülhamid döneminin en önemli dış politik gelişmelerinden biri, Rusya ile yapılan savaşlar ve Balkanlar’daki isyanlardır. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı‘nda Osmanlı İmparatorluğu ağır bir yenilgi almış ve Berlin Antlaşması ile toprak kayıplarına uğramıştır. Bu savaştan sonra, Balkanlar’daki bağımsızlık hareketleri hız kazanmış, Sırbistan, Karadağ, Bulgaristan ve Yunanistan gibi bölgeler bağımsızlıklarını ilan etmiştir.
Modernleşme Çabaları
Abdülhamid, geleneksel Osmanlı yönetim anlayışını sürdürürken, aynı zamanda modernleşme için de önemli adımlar atmıştır. Eğitimin, hukukun, ekonominin ve askeriye gibi pek çok alanda reformlar yapmaya çalışmıştır.
- Demiryolu Projeleri: Hicaz Demiryolu gibi büyük projelerle hem Osmanlı topraklarında ulaşımı kolaylaştırmış hem de Mekke ve Medine’ye ulaşımda dini ve siyasi anlamda etkili olmuştur.
- Eğitim Reformları: Batı tarzı okullar açılmış, modern bilimler teşvik edilmiştir. Ancak, Abdülhamid, eğitimde Batılı etkilerin artmasını sınırlı tutmaya çalışmış, dini eğitimin önemini vurgulamıştır.
- Sanat ve Kültür: Abdülhamid döneminde Batı sanatları teşvik edilmiştir. Ayrıca, Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti İstanbul’da pek çok mimari eser inşa edilmiştir. Bununla birlikte, Abdülhamid’in yönetiminde devletin her alanında kontrolün güçlü bir şekilde sağlanmaya çalışıldığı da görülmüştür.
İç Politikada Baskıcı Yönetim
II. Abdülhamid, yönetimi boyunca baskıcı bir sistem kurmuş ve muhalefeti ciddi şekilde baskı altına almıştır. Gazeteler kapatılmış, halkın özgürlükleri kısıtlanmış ve muhalefet liderleri tutuklanmıştır. İstihbarat teşkilatları ve Cemiyet-i Mahsusa gibi gizli örgütler, muhalefetin izlenmesinde etkin rol oynamıştır. Bu nedenle, Abdülhamid, zamanla “Kızıl Sultan” olarak anılmaya başlanmıştır.
Abdülhamid’in Son Yılları ve Tahttan İndirilmesi
Abdülhamid’in yönetimi, başta büyük iç isyanlar ve dış tehditler olmak üzere, giderek zor bir hal almıştır. 1908’de II. Meşrutiyet‘in ilan edilmesi ve Jön Türkler‘in darbe yapması, Abdülhamid’in sonunu hazırlamıştır. Meşrutiyet’in ilanı ile birlikte, hükümetin gücü büyük ölçüde İttihat ve Terakki Cemiyeti‘nin eline geçmiştir. 30 Nisan 1909 tarihinde, II. Abdülhamid tahttan indirilmiştir ve yerine V. Mehmed geçirilmiştir.
II. Abdülhamid’in Ölümü
II. Abdülhamid, tahttan indirildikten sonra Selanik’e sürgün edilmiştir. 1912’de İstanbul’a dönen Abdülhamid, burada bir süre yalnız ve zor bir yaşam sürmüştür. 10 Şubat 1918 tarihinde İstanbul’da ölmüştür.
Abdülhamid’in Mirası
- Modernleşme ve Batılılaşma: Abdülhamid, Batılı etkilerini sınırlayarak, Osmanlı’nın kendi geleneklerine uygun şekilde modernleşmeyi amaçlamıştır. Bu, onun hem Batılılaşma yanlısı hem de gelenekselci bir padişah olarak anılmasına yol açmıştır.
- Baskıcı Yönetim: Abdülhamid’in baskıcı yönetimi, özgürlüklerin kısıtlanması ve muhalefet üzerindeki sert tutumu, onun “Kızıl Sultan” olarak anılmasına sebep olmuştur.
- Büyük İç ve Dış Sorunlar: Abdülhamid, iç isyanlar ve dış tehditlerle başa çıkmaya çalışmış, Osmanlı İmparatorluğu’nu modernize etmeye yönelik önemli adımlar atmıştır. Ancak, dış borçlar ve toprak kayıpları gibi ekonomik sorunlar, onun dönemini zorlaştırmıştır.