İSLAM TARİHİ- 4 HALİFE DÖNEMİ – 3.Hz. Ömer Dönemi
Hz. Ebu Bekir’in vasiyeti üzerine halife seçilen Hz. Ömer hicri 13. yılda Müslümanların ikinci halifesi olarak görevine başlamıştır. Hz. Ebu Bekir zamanında başlayan fetih hareketleri Hz. Ömer Dönemi’nde sürmüş; Irak bölgesinde Sâsânîlerle, Suriye bölgesinde ise Bizans’la mücadele edilmiştir. Sâsânî Devleti’nin tarih sahnesinden silindiği bu süreçte Bizans’ın Doğu Akdeniz’deki hâkimiyeti de ciddi anlamda sarsılmıştır.
Bu bölgelerdeki fetihlerin yanı sıra İran, Horasan ve Mısır’da pek çok şehir fethedilmiş, İslam hâkimiyeti doğudan Kuzey Afrika sınırlarına kadar ulaşmıştır. Devletin sınırları genişleyince idari ve içtimai alanlarda bazı düzenlemeler yapmak zarureti doğduğu için İslam Devleti’nde kurumsallaşma büyük oranda Hz. Ömer zamanında gerçekleşmiştir. “Hak ile batılı birbirinden ayıran” anlamındaki “Fâruk” lakabıyla bilinen Hz. Ömer, hilafeti döneminde sonraki yöneticilerin de benimseyeceği “Emîrü’l-Müminîn” unvanını kullanmıştır. Yönetimi altındakilerin sorumluluğunu çok güçlü bir şekilde üstlenen Müminlerin Emîri bu hassasiyetle atadığı yöneticilerin denetimine de özel bir önem vermiştir. Gönderdiği valilerin görevlerini
halka İslam’ı öğretmek, gelirleri adaletli bir şekilde dağıtmak ve halledemedikleri meseleleri
kendisine havale etmek olarak özetleyen Hz. Ömer onların denetlenmesi için halkın yardımını talep etmiştir. Hz. Ömer’in Kudüs’ün fethinden sonra şehir halkına verdiği eman onun idari anlayışını
göstermesi bakımından önemlidir. Yapılan antlaşmada şu ifadeler yer almaktadır: “Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla. Bu sözleşme Müminlerin Emîri ve Allah’ın kulu Ömer tarafından Eyle halkına verilen bir
emandır. Onların canlarına, mallarına, kiliselerine, haçlarına, hastalarına ve bütün fertlerine verilen bir teminattır. Onların kiliseleri mesken yapılmayacak ve yıkılmayacaktır. İçindeki kutsal eşyaya dokunulmayacaktır. Kimse dinî inanışından dolayı zorlanmayacak, kimseye asla zarar verilmeyecektir.” Yönetimindeki uygulamalarıyla müceddit bir devlet adamı olan Hz. Ömer istişareye verdiği önem ve görevlendirmelerinde liyakati esas alması ile de dikkat çekmektedir. Hz. Ömer 644 yılında bir köle tarafından hançerlenerek ağır yaralandığında yerine bir halife tavsiye etmeyip bu işi altı sahabiden oluşan bir şûraya bırakmıştır.
Yorum gönder